LAW 442 Genel Tekrar Pratiği Soruları

OLAY I
Bir cinsel saldırı ihbarının ardından polisler olay yerine giderek apartman bahçesinde incelemede bulunur. Olay yerinde bulunan örnekler ile şüphelinin DNA'sının eşleşip eşleşmediğini tespit için savcı talimatı üzerine şüpheliden örnek alınır.

Şüphelinin müdafii olay yeri inceleme sırasında apartmana tahsis edilmiş bahçeden polis tarafından toplanan örneklerin hukuka aykırı şekilde elde edildiğini ileri sürer.
Söz konusu olay ülke gündemine oturmuştur. Ünlü hacker grubu delil açısından tıkanan soruşturma hakkında "tecavüzcülerin kaçacak yeri olmayacak, tüm deliller teker teker ortaya çıkacak" ifadelerinin geçtiği bir video yayınlar. Bu videodan bir hafta sonra mağdurun vekiline isimsiz bir telefondan şüpheli ile mağdur arasında geçen bir SMS iletilir. Bu mesajda şüpheli "bana hayır demeye kalkma, herkese elimdeki fotoğrafları gösteririm" yazmıştır. Ayrıca şüphelinin telefonundan alınmış olması muhtemel görüntülerde tecavüz anı videoya kaydedilmiştir.

Bu sırada savcı talebi üzerine kendisine ulaşan sicilde şüpheli hakkında TCK m. 197/3 ithamıyla dört yıl önce soruşturma yapıldığı anlaşılır. Bu soruşturmaya göre şüpheliye   bindiği taksinin şoförü tarafından para üstü olarak sahte para verilmiş, şüpheli paranın sahte olduğunu fark edince ilk iş bir bakkala giderek paradan kurtulmaya çalışmıştır.
(TCK m. 197/3: Sahteliğini bilmeden kabul ettiği parayı bu niteliğini bilerek tedavüle koyan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.) Bu hususta yeterli şüpheye ulaşan savcı ise şüpheli hakkında iddianame düzenlememiştir.

Genel Tekrar: pvsk ek madde 6/7 polise olay yeri inceleme yetkisi verilmiş. Kamuya acık herkesin girip cıkabilecegi yerlerden bahsediyoruz. savcı emriyle denmiş. Adli önleme aramaları yönetmeliği madde 9 kamuya acık yerlerde polis olay yeri incelemesi yapacaksa karar emir gerekmez diyor. yine kanun yönetmelik tartışmamız var. polisin delili acilen muhafaza altına alması gerekebilir. Ama kamuya açık olmayan yerlerde sıkıntı oluyor. Konut ve eklentileri konut dokunulmazlığı kapsamındadır mesela. Bir konut veya eklentisine girip olay yeri incelemesi yapmak için cmk’daki 116,117,119daki arama hükümlerine bakmak gerek gerekir. Cmk 116 sanık veya şüphelinin konutu veya işyeri aranırken muhakkak hakim kararı gerekiyordu. Sonradan alırız vs olmuyordu ama gecikmesinde sakınca olan hallerde savcı emri oluyordu ama hakime onaylatılması gerekiyordu. Konut ve işyerine asla kolluk amiri talimatıyla girilemez. Kişinin üst aramasındaki kademelerde kolluk amirine kadar inilebilir. 119/4 su acıdan önemli: savcı bizzat bulunmazsa konut ya da işyeri aramalarında o yerde ihtiyar heyeti ya da komsulardan iki kişi bulundurulur. Evinde arama yapılan kişinin bizzat bulunma hakkı var. eger o yoksa birlikte yasadıgı kişi ya da komsulardan biri bulunmalı.  Olay yeri incelemesi de kamuya acık alansa sorun yok. yine savcıya haber vermek gerek. Ama delilleri muhafaza altına alabilirlerdi meğer ki konut ya da eklentisi olmasaydı. Konut veya eklenti olunca arama kararı olmalı 119,120deki sartlar sağlanmalı. 3.kişinin konutu aranıyorsa 117ye gidilir.

Uzlaşmaya tabi ama zamana yayılan bir edimden bahsediyorsak da savcı edim tamamlanana kadar erteleme kararı verilebilir. Ani bir edimse uzlaştıktan sonra takipsizlik kararı verebilir.

Ön ödemeye tabi bir suçsa ve parası ödendiyse de takipsizlik kararı verilir.
  • Şüpheli müdafiinin olay yerinde bulunan DNA'nın elde ediliş şekline dair ileri sürdüğü hukuka aykırılık iddiası yerinde midir?
Kullanılamaz. Anayasa 38. Kanuna aykırı elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilemez denmiş.

Cmk 217/2 !!!!!!!!! Yüklenen suc hukuka uygun sekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilir. Sadece hukuka uygun delil olmalı, hersey kullanılamaz. İstisnası yok.
289/1 !!!!!!!! i bendinde hüküm hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillere dayanması sonucu bozulur denir.

Anayasa 38 kanuna aykırı sekilde diyor ama bu maddelerde de hukuka uygun diyor. kanun pozitif mevzuattır ama burada hukuka uygunluk tartışması yapılıyorsa daha büyük birseyden bahsediyoruz. buna uluslararası sözleşmeler girer (AY 90/5) aihm içtihatları bağlayıcı mıdır? Anayasa uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir diyor. içtihat sözleşme değil. Aihs’de açık hüküm var. madde 46 diyor ki: zaten sözleşmeye taraf olmamız bu içtihatları kabul edeceğimiz anlamına geliyor. Aihm içtihatlarını da incelememiz gerekiyor. Hukukun genel ilkeleri de önemli. Cmk ile sınırlı düşünme.

Biz kesinlikle hukuka aykırı delilleri kabul etmiyoruz dedik ama bu kadar mutlak delil değerlendirme yasağı adil gelmeyebilir. Nispi değerlendirme yasağı diye bir şey  var. bir yandan sanığın ihlal edilen menfaatine bakılır, bir de eger bu delilleri kullanmazsak ihlal edilen menfaate bakılır diyor. bu ikisi arasında denge kurulmalı. Sanığa cok eziyet edilmesin (kötü muamele yasağı her zaman korunur) ama bunun dışında hafif ihlaller söz konusu olduysa bu hukuka aykırı delilin kullanılmamasından dolayı kaybedeceğimiz menfaatten ötürü bu delili kullanabiliyoruz. Avrupa böyle diyor. ama onlarda bizde cmk’da yasaklanan bu haller açıkça yok. açıkça yasaklar olmadıgından bu nispi değerlendirme yasağını tartışabiliyorlar.  AİHM de diyorki ben ülkelerin iç işlerine karışmam. Siz bir delili hukuka aykırı buluyorsanız saygı duyarım. Benim baktığım tek sey tüm süreç boyunca adil yargılama yapılmış mı. yani sanığa itiraz hakkı tanıdın mı, müdafii hakkı tanıdın mı, kötü muamele mi ettin vs ona bakarım diyor. AİHM olayın bütününe bakıp adil yargılanmayı değerlendiriyor. Hiç acımadığı sey de sözleşmenin 3.maddesi yani kötü muamele işkence yasağına aykırılık. Ama bu içtihat (nispi değerlendirme yasağı) türkiyede uygulanmaz çünkü cmk hukuka aykırı delil kullanmayı kesinlikle yasaklamış. Bunun değişmesini istiyorsak cmk 217/2 ile 289/1/i bendi değiştirilmeli. Amerika da bizim gibi mutlak delil değerlendirme yasağı öngörmüş.
  • Şüpheli hakkında daha önce açılan soruşturmada savcının yeterli şüphe bulunmasına rağmen iddianame düzenlememesi CMK hükümleri kapsamında hukuka uygun mudur?
Savcı suçun işlendiğini bir sekilde öğrendi diyelim. (ek bilgi:Olayda gizli soruşturma yapan gizli polis görüyorsak gizli soruşturmacı olmadığını bildiğin halde tartış. Yok deyip geçme. Hoca bunu tartışmanı bekliyor). Tedbirlerle delil topladı ve yeterli şüpheye ulaştı diyelim. İddianame düzenlemiyorum diyemez. Savcı yeterli şüpheye ulaştıysa iddianame düzenler! cmk 170! Yeterli süphe: yargılansa mahkum olma ihtimali beraat etme ihtimalinden yüksek. Yeterli şüpheye ulaşmazsa takipsizlik kararı verir savcı. Ancak istisnaları var. 171de yazıyor. Şahsi cezasızlık sebebi varsa ama bu cezayı tamamen kaldırıyorsa. Mesela anneniniz çantasından para çaldınız. Hırsızlık sucunda 1. Derece kan hışmıyla ilgiliyse ceza verilmeyeceği yazar. Ama cezayı tamamen kaldırıyor olmalı. indirim yapılıyorsa olmaz! Etkin pişmanlık hali. Kanunda açıkça belirtilmeli. Her suçta olmaz. Mal varlığıyla ilgili suçlarda falan oluyor. Ama madde hükmünde açıkça kişiye ceza verilmez yazılmalı yine.
Bizim olayımıza dönersek;
parada sahtecilikte etkin pişmanlık hükmü var. bizimki zaten parayı kendi basmamış. Onu kurtaran hüküm görmemişler. Buna gidemeyiz o yüzden.
171 ayrıca bir takdir yetkisi daha vermiş. Kişi daha önce kasten suc işlemiş mi ona bakılır. Taksirle yapmış olabilir ona bakılmaz. Ama üst sınırı 1 yıl ya da daha az olan bir suc olmalı. bizim sucumuzun üst sınırı 1 yıl o yüzden olur. Ayrıca şikayete tabi bir suc olmalı.  Bu sartlar varsa kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. 5 yıl boyunca kişi kasten bir suc işlemezse takipsizlik kararı o zaman verilir. Suan işlediği suc kasten ya da taksirle işlemiş olabilir. bir dahaki kasten işlenmemeli.
Suç işlememek = savcı 5 yıl içinde soruşturma başlattı diyelim. Kişiye aa sen suc işledin denmez. 5 yıl içinde hükmün kesinleşmesi lazım. O zaman 5 yıl içinde baska suc işlemiş sayılır. Masumiyet karinesi var.

Bizim olayımızda şikayete tabi suç olmadığından re’sen kovuşturulduğundan kamu davasının ertelenmesi kararı verilemez. Takdir yetkisini hatalı kullanmış olur. Savcı 170 kapsamında iddianame düzenlemeli.
  • Mağdurun vekili olsanız elinize ulaşan fotoğraf ve video üzerine ne yapardınız?
Burada sıkıntı delilin kökeninin hukuka aykırı olması. Telefon incelenecekse (akıllı telefonlar bilgisayara benziyor) 134 bilgilsayar arama el koyma hükümlerine gidilir. Peki videoyu mesajla gönderdiyse 135/1 e telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi hükmüne gidilir. Telefon içine kayıtlı kimseye gönderilmeyen birsey söz konusuysa bilgisayar araması, diğer hallerde telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesine girer.
Hukuka aykırı dinleme yaparken  delillerden birinin kaybolduğunu öğrendik diyelim.  Bu durumda 135in etrafından dolaşmış oluruz. Hukuka aykırı delillerin uzak etkisi deniyor. Hukuka aykırı delilin etkilediği diğer deliller de hukuka aykırıdır. Kaynak çürükse olmaz. Zehirli ağacın meyvesi zehirli olur.
  • Fail hakkında dava açılır ve mahkumiyet kararı verilirse bu durum daha önce işlenmiş parada sahtecilik suçu açısından nasıl bir etki yaratır?
5 yıl geçmeden cinsel saldırıdan dolayı verilecek hüküm kesinleşirse bu suçtan ceza alır. Ayrıca savcı takdir yetkisini geri alır ve ertelenmiş olan parada sahtecilik sucundan da iddianame düzenlenir. 5 yıldan sonra cinsel saldırı sucu kesinleşirse o halde sadece cinsel saldırı sucundan ceza alır. İşlenmiş parada sahtecilik sucundan takipsizlik kararı verilir.

OLAY II
Maç izlerken yanlışlıkla kanalı değiştiren damadı Davut’u öldürmekten yargılanan sanık Ramazan’ın duruşması sırasında kendisine iddianamenin kabulü kararı ve iddianame okunur, insan öldürme suçu ile yargılandığı, müdafii hakkı bulunduğu hatırlatılır. Ramazan’ın sorgusu yapılır ve  sorgusu yapılırken sanık sorulara cevap vermeyeceğini söyler.
Yeni duruşma tarihi olarak 25 Mayıs tarihi belirlenir.

Bu süreç içerisinde dosyaya adli muayene ve otopsi raporları eklenmiş, son dakikada Ramazan’ın oğlu dilekçe ile babasının Davut’u öldürmesine tanık olduğunu, olayla ilgili ayrıntıları da anlatacağını belirtmiştir.

25.05.1995 tarihli oturuma Ramazan’ın müdafii Melek de katılır. Melek, Davut'un kafasında bulunan şişe kesiklerinin ölümcül niteliğine ilişkin raporun yetersiz olduğunu, Davut'un hemofili hastası olduğunu ve bunu herkesten gizlediğini, darbe değil kan kaybından ölmüş olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu ve iddianamede bulunmayan bu hususun araştırılması gerektiğini ileri sürer. Mahkeme başkanı raporların her şeyi net bir şekilde ortaya koyduğunu, söz konusu olguların zaten kanıtlanmış olması nedeniyle ayrıca bir rapora daha ihtiyaç duyulmadığını, müdafiinin davayı uzatmak için çırpındığını belirtir ve istemi reddeder.

Ramazan'ın oğlunun Mahkemeye ilettiği dilekçe okunur.
Duruşma sonunda gidişattan memnun olmayan müdafii, Ramazan’a bir sonraki duruşmaya gelmemesini öğütler.

Ramazan'ın katılmadığı bir sonraki duruşmada Mahkeme tarafından savcıya söz verilir, savcı esas hakkındaki mütalaasını yenilediğini belirtir. Savcıdan sonra müdafiiye söz verildikten sonra sanık hakkında müebbet hapis cezası verir.

Duruşma sürecini ve hükmün açıklanmasını değerlendiriniz.
Duruşma başlamadan önce muhakkak salonda olması gereken kişiler var. asliye cezada tek hakim yeterli. 5235 sayılı kanun (adli teşkilat kanunu) burda hangi suçlar hangi mahkemeye tabidir yazar. Madde 12 olması lazım. Ama agır cezada 3 hakim olması gerek. Bu maddeyi bas sınavda getir. Savcı olmadı gerek. Hem savunma hem iddia makamı orda olmalı çünkü. Ama asliye cezada savcı gelmiyor. Bunun içinde kanun çıkarttılar. 2019 yılına kadar asliye cezada savcı olmayacak dediler. Cmk 188 kimlerin bulunması gerektiğini yazıyor. Ama bizim olayımız agır cezada görülüyor. 3 hakim, 1 savcı, zorunlu müdafii gerekiyorsa zorunlu müdafii muhakkak olmalı, katip olacak. zorunlu müdafilik varsa ve kişi kendi müdafi seçmiyorsa baronun muhakkak müdafi ataması lazım. Burda hakim barodan müdafi talep etmeli. 191de sanığın muhakkak bulunması gerektiğini söylüyor. Kişi yabancıysa ve kendini iyi ifade edemiyorsa ve Türkçeyi iyi anlamıyorsa muhakkak tercüman bulundurulmalı. Tanık sayılmamış. Tanık gelmezse zorla getirilir falan ama 188de tanık olmadan başlamayız dememiş. 188 sadece hakim, savcı ve zorunlu müdafiyi saymış. 191de duruşmanın başlamasını anlatıyor. Önce herkes burda mı diye yoklama yapılır isim soyisim alınır. Daha sonra iddianamenin kabul edildiğine dair karar okunur. Yargıtay iddianamenin kabul edildiği kararı okunmadıysa yargılamayı bastan yapmam diyor ama iddianame muhakkak okumalı. Kişiye iddianame açıklanmalı. İddianame okunmazsa hukuka aykırıdır. Susma hakkı ve 147deki sorgu ve ifade yöntemlerine uygun şekilde tüm hakları hatırlatılmalı. Bunları yapmadan KİŞİYE SUÇLA İLGİLİ SORU SORULAMAZ. Olayda susma hakkı hatırlatılmamış ama kişi susma hakkını kullanmış. Hakim hatırlatmamış ama kişi susma hakkını kullanmış diyemeyiz. Hakim bu kuralla bağlı bu kurala aykırı hareket ederse hukuka aykırılık söz konusu.

Dosyaya adli muayene ve otopsi raporları eklenmiş. Hukuk yargılaması ve ceza yargılaması farkı: hukuk yargılamasında belirli bir sürede her sey ortaya konmuş olur ama ceza yargılamasında her zaman delil öne sürülüp kişiler iddianamenin genişletilmesini öne sürebilir. Ceza yargılamasında delil hakim önüne mutlaka getirilmeli ve tartışılmalı. Doğrudan doğruya ve tartışma ilkesi. Tartışma sözlü olması. Muhakkak okunmalı ve tartışılmalı deliller. Madde 217 !! delil tartışılmadan hükme esas alınamaz. Madde 209: eğer başka hakim önünde kişinin istinabe yoluyla sorgusu yapıldıysa bunun tutanakları da ana hakimin önünde muhakkak okunmalı. Muayene ve kesif tutanakları da okunmalı. Kefe müdafi de gidebilir ama yine de okunmalı. 214 diğer belgeler ve yazılar da okunmalı diyor. ana kural olarak bunların hep tartışılması gerektiğini bil. Bir de 215 bunları kanuna bağlamış. Okuduk geçtik olmasın. Katılana ve katılanın vekiline, sanık me müdafiye sorun demiş. 216da da sorulmakla kalmasın tartışılsın. Tartışılmadan karar verilmesin denmiş. Tanığın yolladığı belgenin okunması yetmez tanık bizzat dinlenmeli. 1 sanık 1 kez dinlenir ve bir tanık dinlenirken diğerleri dışarı çıkartılır. Tanıkta istinabe de istisnadır. Ana kural: tanığın bizzat dinlenmesi. İstisnaları: 211, 212 ve istinabe. İstinabe hükmünde tanığın görüntüsünü duruşmaya bağlayabiliriz deniyor ama Yargıtay çok çok istisnai bir durum olmadıkça bunu kabul etmiyor. Müdafi sanığa gelme demiş. Hani sanık bizzat duruşmada bulunmalıydı? Sanığın sorgusu yapıldıysa sanık veya müdafinin böyle bir yetkisi varsa (istemde bulunulursa ve hakim karar verirse bağışık tutulmak için) sanık sonraki duruşmalara gelmeyebilir. Bağışık tutulma maddesinde sunu görüyoruz: sanık tutukluysa hakim sürekli iş çıkıyor getir götür vs deyip bağışık tutulma kararı verebiliyor. Ama sanık bizzat mahkemede bulunmak istiyor olabilir. bağışık tutulmak snaıgın talep edebileceği birsey olmalı sadece ama hakim de karar verebiliyor. Madde 196.

Adam hemofili hastası ve biz bunu bilmiyoruz. Öldürme kastımız var diyebilir miyiz bu durumda? Bu kadar etkileyecek bir delil iddianamede yoksa soruşturmanın genişletilmesini her zaman talep edebiliriz. Geç talep ettin reddettin denemez. Ne zaman reddedilebilir? Hukuka aykırı delilse, davayı açıkça uzatma amacı varsa(m.206) ya da hükme hiçbir etkisi olmayacaksa. Bu 3 hal hariç hakim soruşturmanın genişletilmesi talebini reddedemez. Reddederse savunma hakkını ihlal etmiş olur.

Savcı esas hakkında mütalagamı tekrarlıyorum demiş. Bu kadar kolay kaçamaz. Sucu acıklayacak. Hangi madde olduğunu açıklayacak. Esas hakkında mütalaga ne onu açıklayacak. 215 ve 216yı hatırla bunlar tek tek tartışılacak. 216da deniyor ki son söz sanığa sorulur diyeceğin var mı diye. sanığa son söz sormadan hüküm kurmak bozma sebebidir.

OLAY III

1)Yukarıda linki verilen dizinin duruşma sahnesinden alınmış videoda duruşma hazırlığı ve yürütülüşüne ilişkin hukuka aykırılıkları tespit ediniz.
Zorunlu müdafi eksik. Katip, hakim,savcı hepsi orada. İddianame ve iddianamenin kabulü kararı okunmadı. Herhangi bir hakkı hatırlatılmadı. Sucunu söyledi. Susma hakkı, müdafiden yararlanma hakkı söylenmedi. Sen mi yaptın diye sordu üzerine. Deliller tamam getirmişler gösteriyorlar ama karşılıklı(savcıya, katılana, sanığa) soru cevap yapılmıyor. Bıçaktaki kanın sanığa ait olduğunu nereden biliyorlar? Olay yeri incelemeyle kan bulunabilir ya da sanığın üzerinde kan bulunabilir. Burada bir yerde sanığın dna’sını almışlar. Cmk 75 der ki: kişinin vücudundan örnek alınacaksa hakim kararı, gecikmesinde sakınca bulunan halde savcı talimatı ama her türlü hakim kararı gerekir. Ultrason iç organları gösteridginden madde 75 kapsamındadır. Saç, tükürük bu madde kapsamında. Olayda kişinin dna’sı alınmış muhakkak hakime sorulmalı. Üst sınırı 2 yıldan daha az olan suçlarda vücuttan örnek alınmaz ve iç beden muayenesi yapılmaz. Sanık degilde 3.kişiye iç beden muayanesi yapıyorsak madde 76ya gidiyoruz. Dna aldık ama moleküler inceleme yapmak için ayrı tedbir uygulanmalı. Dna’yı aldık o zaman inceleyebiliriz diyemeyiz. Madde 78de düzenlenir. Madde 79 der ki: incele için sadece hakim kararı aranır. savcı devre dışı bırakılmış. Ayrıca her suc için ayrı karar alınmış olmalı. x suc için dnasını almıştık o zaman y sucu için de kullanalım olmaz. Olayda hakimin taraflı olmamasına dikkat et. Baska birini de mi öldürdün diye sordu mesela. O şekilde soramaz. Bu taraflı olduğunu gösterir.

2) Olayda tanık dinlenirken müdahalede bulunan sanığın dışarı atılması mümkün müdür?
Madde 45 önemli. Tanıklıktan çekinebilecek kişiler meselesi. Önce tanığın dinlenmesi olayında tanığı çağırıyoruz kimdir nedir sanıkla ilişkisi nedir. Bunları tanık güvenilir biri mi yoksa tanıklıktan çekinmesi gerekn biri mi diye anlamak için soruyoruz.
45/3 tanık olan kişi tanıklıktan çekinme hakkını bilmiyor olabilir ama hakim bunu muhakkak ona hatırlatmalı. Bunu hatırlatmadan alınan tanık beyanı hükme esas alınamaz.
Cok hevesli bir tanığımız var diyelim. Tamam konuşacağım diyor. normalde tanıklara yemin ettirilir doğru söyleyeceğim  diye vicdanı üzerine. Tanığa çekinebilirsin dedik çekinmedi o halde madde 51 geregi yeminden kaçınma hakkı olduğunu hatırlatmamız gerekiyor. Hem tanıklıktan hem de yeminden çekinme hakkı var. olayda ikisi de yapılmamış. Çifte hukuka aykırılık olmuş. Sanık sürekli tanığa müdahale ediyor. Sanığı duruşma salonu dışına çıkartabilir miyiz? 58de gizli tanık maddesi var cmk buna sadece örgüt suçlarında müsahade ediyor. Gizli tanığı hazır bulunması gereken kişiler olmadan dinleyebiliyorduk. Olayımızda kişinin tanığa müdahale etmesi var. hakimin salon disiplinini sağlama yetkisi var. böyle durumlarda hakim bastan yetkisini kullanabiliyor (madde 203). Düzeni bozan kişiyi mahkeme salonundan çıkartabilir. Ama sanığı çıkartırsak ne olacak? zorunlu müdafi de yok, savunma hakkı engellenmiş olmaz mı? ihtiyari müdafi de yoksa muhakkak barodan zorunlu müdafi istenmeli. O şekilde sanık çıkartılır. Cmk 200: sanığın yokluğunda yapılan her işlemi sanık dönünce tutanaktan okuyacaksınız. 204te sanığın dışarı çıkartılması ayrıca tekrar düzenlenmiş. Davranışlarına bakıyorlar sanığın duruşmayı düzenli olarak tehlikeye sokacaksa onun yokluğunda devam edebiliyorlar ama müdafii bulunmalı. Cmk 84te sanık acısından özel hüküm var. 84/3 özellikle tanık olayını düzenlemiş. Ama dikkat et her zaman müdafi olsun!!

Sanık duruşma disiplini açısından salonda çıkartılabilir, bagışık tutulabilir,istinabe, hakkında beraat kararı verilecekse sanık olmadan hüküm verilebilir. Diyelim ki ara verdiler arada sanık kaçtı gitti. 194/2 durusmaya devam edilir. Adli para cezası ya da cok az para cezası gerektiren hal varsa (m.195) sanık olmadan duruşma yapmak mümkün. Ama ana kural doğrudan dogruyalık ve sözlülük ilkeleri!!

3) Duruşma salonundayken herhangi bir kayıt yapmayan kişilerin salondan çıktığı anda sanığın fotoğrafını çekmeleri mümkün müdür?
OLAY IV
Tüm çocukluğunu ve gençliğini sokakta geçirmiş olan Melih, sütlaç çalan 13 yaşındaki arkadaşlarına verilen hapis cezasının ağırlığına sinirlenir ve bir örgüt kurarak düzenli soygunlar yapmaya ve elde edilen parayı sokak çocuklarına dağıtmaya karar verir. Yaptıkları ilk soygun oldukça başarılı olur. Soygunun ardından polis, olay ile ilgili araştırma yapmaya başlar. İkinci soygunu yaptıkları sırada olay yerinden kaçan Melih yakalanır. Melih ifadesi alınırken saatlerce dondurucu soğuklukta bir ortamda ayakta tutulur, tuvalete gitmesine izin verilmez. Bu süreçte Melih'ten diğerlerinin ismini vermesi istenir. Melih Ayşen ve Ali'nin isimlerini verir.
İsmini verdiği kişilere ait fotoğraflar polis tarafından soygunun gerçekleştiği bankanın çalışanlarına gösterilir, çalışanlar gösterilen kişilerin soyguna katıldığını söyler. Yine ifade sırasında Melih'in adresini söylediği eve arama kararı ile girilerek, Melih'in ev arkadaşının ve iki komşunun huzurda bulunduğu evde soygunda kullanılan silahlar bulunur.
Ayşen ve Ali hakkında da suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yağma suçlarından soruşturma başlatılır. Melih'in ifade tutanağı esas alınmaksızın, elde edilen diğer delillere dayanılarak üç şüpheli hakkında iddianame düzenlenir.
Yapılan yargılamada soygun sırasında Ali'nin diğer sanıkların silah kullanılacağından habersiz şekilde yalnızca para çalacaklarını düşünerek arabada onları beklediği tespit edilir, bu nedenle Ali'ye itham edilen suçun yağma değil hırsızlık olduğu belirtilir.

1)Yukarıdaki olayda söz konusu olan hukuka aykırılıkları tespit ediniz.
İşkence diyebiliriz ama seviyesi önemli. Kötü mualemeyle işkenceyi karıştırma. İfade ve sorguda aynı maddeler 147, 148. İfade polis ve savcının aldıgı, hakim soru yöneltiyorsa sorgudur. Her ikisinde 147 ve 148e uygunluk önemli.
Delillerin tartışılmasında 206 ve 217ye bak. İfade tutanağına dayanılmamış deniyor. 289da hükme esas alınan delil hukuka aykırıysa burada hukuka aykırılık vardır deniyor. İfade tutanağı hükme esas alınmadı 289a aykırılık yok diyebilir miyiz? Hukuka aykırı delille elde edilen deliller de hukuka aykırıdır.
148e aykırılık varsa müdafi imzası olsun isterse altında hiç farketmez. Olayda işkence kötü muamele varsa onu hiçbir sey hukuka uygun hale getiremez. Silah nerede diye hukuka aykırı delil sayesinde öğrendik. OLMAZ!
Tüm şüpheleren(kuvvetli, yeterli, basit) esas olan deliller hukuka uygun olmalı!!
Olaydaki tüm deliller hukuka aykırıysa hüküm de hukuka aykırı olacak. ilk delilin hukuka aykırılığını tartışırken 217,289 önemli. Diğer onlara dayanan delilleri tartışırken zehirli ağacın meyvesini söylememiz gerekiyor.

2) Ali'ye atfedilen suçun niteliğinin değişmesi durumunda ne yapılmalıdır?
Suçun niteliği yargılama sırasında değişebilir mi? hakim savcının gösterdiği fiil ve faille bağlı. Hakimin işi yargılamada fiilin gerçekleşip gerçekleşmediğini ve hangi suc olduğunu tespit etmek. hukuki niteleme yargılama sırasında değişebilir. Bu sebeple savcıya iddianame iade edilmez.
Hukuki niteleme değişirse savunmaya ek savunma süresi verilmeli. Cmk 226!
Hakim fail ve fiille bağlı ortaya yeni bir fiil çıkarsa yeniden soruşturma yapılması ve iddianame düzenlenmesi gerekir. Önce savcı ithamda bulunabilecek kadar soruşturma yapmalı. Yeni fiil çıkarsa ve onu da davaya eklersek hem suçlayıp hem yargılamış oluruz kişiyi. İddianameye yeni fiil ve fail eklenemez. Bastan iddianame düzenlenmeli.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Nedensellik Bağı Ders Notları

Birkaç Yazım Kuralı

Soybağı | Aile Hukuku